Türkiye’nin dört bir yanından hekimler Kazdagları’nda buluşarak yaşanan talana itiraz etti. Duyarlı hekimler, “1 gram altın için 4 ton su kullanılması ve ağır metallerden zengin atığın çıkması, doğa ve insan adına itirazlarımız için yeterlidir” dedi.

Birgün Gazetesi’nden Burcu Cansu’nun haberine göre, Çanakkale Kazdağları Kirazlı köyünde yürütülen altın madeni projesine tepkiler sürüyor. Proje kapsamında bir yandan Kazdağları’nda binlerce ağaç kesilmesi ve Çanakkale’nin tek su kaynağı olan Atıkhisar Barajı su toplama havzasında metalik madencilik faaliyetlerinin sürdürülmesi TTB’yi ayağa kaldırdı.
Edirne’den Kars’a, ülkenin dört bir yanından tabip odası üyesi hekimler Kazdağları mücadelesine destek olmak için Çanakkale’de toplandı. Çanakkale Tabip Odası ve TTB Halk Sağlığı Kolu’nun çağrıcısı olduğu eylem öncesi, tabip odalarının, çevre ve sağlık alanında çalışan tüm sendika ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile bir toplantı yapıldı. Toplantıda altın madenciliğinde kullanılan siyanürün insan sağlığı için ölümcül etkisi tartışıldı.
HEKİMLER KAZDAĞLARI’NA YÜRÜDÜ
Toplantı sonrasında Kazdağları’na doğru yola çıkan TTB üyelerinin yolu defalarca jandarma ve polis tarafından kesilse de hekimler Kazdağlarına ulaştı. Kirazlı Altın Madeni İşletmesi’ne doğru yürüyen hekimler “Sermayeye teslim olmayacağız”, “Kazdağları altından değerlidir” sloganları atarak Çanakkale Kaz Dağları Kirazlı Altın Madeni Su ve Vicdan Nöbeti’ne de destek oldu.
TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAZ
Tabip odası üyeleri adına açıklama yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, “Altın madenlerinde madenin ayrıştırılmasında siyanür kullanılmaktadır. Açık atık havuzlarında buharlaşan siyanür toprağa karışabilmektedir. Yoğun yağışlarda olabilecek olası atık havuz taşkınları ve Biga bölgesi fay hattından kaynaklanabilecek depremlerin yaratacağı atık havuzu çatlak ve çökmelerinin yeraltı, yer üstü su kaynakları ve toprak için büyük kirlilik riskleridir. Toprağına ve suyuna ağır metaller bulaşmış, oksijen deposu orman alanları bir avuç para için yok edilmiş doğa ve tarih harikası bir alanın tekrar geri kazanılması ve telafisi mümkün olmayacaktır” dedi.