Çevreye saygı, hassasiyet ve sorumluluk bilincinin ailede kazanılmaya başladığını belirten Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Anne-baba çocuklarına rol model olurlar. Çocuk büyürken çevresindeki her şeye karşı olumlu tavırlar geliştirir. Hem doğal çevreye hem sosyal çevreye karşı temel ahlakı ilkeler ve tavırlar küçük yaşta öğrenilir ve geliştirilir.” dedi. Prof. Dr. İbrahim Özdemir, çevreye karşı işlenen suçlara caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini söyledi.

Çevre alanındaki çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. İbrahim Özdemir, iyi, duyarlı ve sorumlu çevrecilerin nasıl olması gerektiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kendini bilmek, çevreyi bilmeyi gerektirir
Bilginin her şeyin temeli olduğunu belirten Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Eskiler ‘Kendini bil!’ demişler. Kendini bilmek, ardından çevreyi bilmeyi gerektirir. Yaşamamız için havaya, suya ve gıdaya ihtiyacımız var. Bunlarsız yaşayamayız. Hiçbir şey yemeden kaç gün yaşayabiliriz? Birkaç hafta veya ay? Bilimsel çalışmalar bize şunu açık ve net olarak gösteriyor: İnsan vücudu yiyecek ve su olmadan 8 ila 21 gün; yeterli su içerse iki aya kadar hayatta kalabilir. Kısacası, iyi bir çevreci olmanın ilk şartı çevreye ve çevrenin bize sağladıklarına nasıl bağlı olduğumuzu öğrenmektir.” dedi.
COVID -19 salgınıyla suyun ve havanın önemini öğrendik
Suyu ve gıdaları satın alabilmemize karşın onların gerçek sahibi olamayacağımızı kaydeden Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Arabalarımızda kullandığımız petrol olmadan yaşayabiliriz. Ama susuz yaşayamayız. Temiz su olmadan yaşamamız ve temizliği sağlamamız mümkün değil.
COVİD-19 salgınının bize öğrettiği iki önemli ders: Suyun ve havanın önemi. Hastalığı önleyen en önemli etken hijyen yani temiz su ile elimizi-yüzümüzü sık sık yıkamak. Bir de maske ile yaşamanın ne kadar zor olduğunu öğrendik. Temiz havayı ciğerlerimize çekmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu keşfettik. Bundan çıkarılacak ders: Her damla suyun ne kadar büyük bir nimet olduğu asla unutulmamalı. Her gün 1 milyardan fazla insan içilebilir temiz suya ulaşamıyor. Birçok insan ise yeterli suya veya temiz suya erişime olmadığında çeşitli hastalıklardan ölüyor. Suyun kıymetini bilelim. Tek damlayı bile israf etmeyelim. Peygamberimiz “abdest alırken bile” aşırı su kullanmayı yasaklamıştır.”dedi.
Çevre bilinci ailede başlıyor
Çevreye saygı, hassasiyet ve sorumluluk bilincinin ailede kazanılmaya başladığını belirten Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Anne-baba çocuklarına rol model olurlar. Çocuk büyürken çevresindeki her şeye karşı olumlu tavırlar geliştirir. Hem doğal çevreye hem sosyal çevreye karşı temel ahlakı ilkeler ve tavırlar küçük yaşta öğrenilir ve geliştirilir. İki yıl yaşadığım Finlandiya’da bunu açık ve net olarak gördüm. Ailede başlayan çevre eğitimi ve bilinci, kreşte, ilk ve orta öğretimde devam ediyor. Birçok ders bahçede, parka, ormanda, yani tabiat ananın kucağında yapılıyor. Ana ocağında başlayan eğitim, tabiat ana ile devam ediyor. Bundan dolayı Fin toplumunda çevre bilinci çok yüksek”diye konuştu.
