ÇEVRECİ HABER

Türkiye'nin en çevreci gazetesi

ALTIN MADENCİLİĞİ BU KEZ KIRKLARELİ’Nİ TEHDİT EDİYOR

5 min read

Son dönemde Türkiye genelinde çevresel etkileri tartışmalı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kararları gündeme gelmeye devam ediyor. Bu kararların olası felaketlere yol açabileceği endişesiyle halk ve çevre örgütleri mücadelelerini sürdürüyor. Avukat Dilara Gürel, Kula Köyü Muhtarlığı adına yaptığı basın açıklamasıyla, ÇED kararlarına yönelik eleştirilerini dile getirdi ve Erzincan İliç’teki son maden faciasını hatırlattı.

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan İliç’te, Anagold Madencilik A.Ş. tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü toprağın kayması sonucu 9 işçi hayatını kaybetmişti. Fırat Nehri’ne yakın olan bu madenle ilgili olarak sızıntı olmadığı açıklansa da, bu bilginin doğruluğu konusunda şüpheler bulunuyor. Bu olay, çevresel felaketlerin uzun vadeli etkilerini gözler önüne seriyor.

Kula Köyü’nde ise benzer bir tehlike kapıda. Koza Altın İşletmeleri A.Ş., Kofçaz ilçesine bağlı Kula Köyü’nde altın ve gümüş madeni işletmesi kurmak istiyor. Ancak Kırklareli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün 3 Nisan 2024 tarihinde, proje için “ÇED Gerekli Değildir” kararı vermesi, halk ve çevre örgütlerinin tepkisini çekti.

Konuyla ilgili Kula Köyü’nde, halkın da geniş katılımıyla bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında, bölgede gerçekleştirilmek istenen madencilik faaliyetleri ve sonuçlarına değinen bir basın açıklaması okundu.

Kula Köyü Muhtarlığı Vekili Avukat Dilara Gürel tarafından okunan açıklamada şu görüşlere yer verildi;

“Kırklareli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Web Sayfasında 03.04.2024’te yapılan duyuruda, Kırklareli İli, Kofçaz İlçesi, Kula Köyü Mevkiinde S:86850 ruhsat no.lu sahanın 18,2 hektarlık bölümünde Koza Altın İşletmeleri A.Ş. tarafından gerçekleştirilmesi planlanan “S:86850 Ruhsat No.lu Altın-Gümüş Madeni (Ocaktan Alınacak Malzeme Miktarı: 310.481 ton/ yıl Altın, 123.750 ton/yıl Cevher + 186.731 ton/yıl Ekonomik Olmayan Kayaç/ Pasa)” projesine İl Müdürlüğünce “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı” verildiğini öğrendik.

Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve duyarlı vatandaşlar ile bir araya gelerek ÇED gerekli değildir kararına karşı Kırklareli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl müdürlüğüne itiraz dilekçelerimizi sunduk. İtiraz dilekçelerimize rağmen 17 Nisan 2024 tarihinde Kula Köyü Muhtarlığına tebliğ edilen karara göre, sürecin devam ettiğini öğrendik.

Bölgeyle ilgili gerek hukuki gerekse de bilimsel yönden incelemeler yaptık. Sahada çalışan ekipler, bölgenin doğal ve kültürel varlıklarını yöre halkına ve ilgili kurumlara bilgilendirmeleri gerçekleştirdi. Sit alanı olarak ilan ettirdikleri lokasyonun çalışmasını genişleterek mağaralar, endemik türler ve kültürel varlıklar buldular. Bunlara ilişkin fotokapan ve drone görüntüleri alındı. Sahada ekiplerimiz çalışmaya hala devam etmekte olup, ilerleyen aşamalarda tüm bilgi ve belgeler sizlerle de paylaşılacaktır.

ÇED’in, projenin önünde engel olmasını istemeyen şirket, faaliyet göstereceği alanı 18,2 hektar olarak belirtmiş olup, ruhsat alanının büyüklüğü ise 1956,36 hektardır. Açık ocak madenciliği metodu ile altın ve gümüş cevherinin elde edilmesi amaçlanmaktadır. Bu yöntemle elde edilen madenin ekonomik ömrü yaklaşık üç, dört yıldır. Kısa sürede kar elde etmek isteyen şirket, bu proje ile hem doğal yaşama zarar verecektir. Hem de madencilik faaliyetleri ile yaratılacak olan, toprak ve suyun ağır metal kirliliği, kronik hastalıklara ve özellikle de kanser hastalıklarına zemin hazırlayacaktır.

Trakya’da açılan taş ve maden ocaklarının önemli bir bölümü Istranca dağlarının alt eteklerinde yer alan kireçtaşı kuşağında açılmaktadır. Halbuki bu kuşak kireçtaşındaki çatlak sistemi nedeniyle yeraltı sularının beslenmesi açısından son derece önemlidir. Taş ve Maden ocaklarının yarmaları ya da patlatmaları çatlak sistemini bozduğu için yeraltı su beslenmelerine engel olmakta, suyun akış yönünü değiştirmekte ve buharlaştırmayı arttırdığı için su kayıplarına neden olmaktadır.

Bu kadar geniş bir alana bu projenin yapılması su kaynaklarının kirleneceği anlamına gelmektedir. Derelerin akış güzergahı Bulgaristan, Armağan ve Kayalı Barajıdır. Armağan barajı Kırklareli’nde içme suyu için kullanılacaktır. Kayalı Barajı ise Edirne’de içme suyu kaynağıdır.  Derelerin bir kısmı da Bulgaristan tarafına akmaktadır. Bu proje hayata geçtiği takdirde sadece ülkemiz değil, bir diğer ülkeye de zarar vereceğinden, uluslararası sözleşmeleri de ihlal edecektir.

Alanın tamamına yakını meşe ve kayın ormanıdır. Köylülerin geçim kaynaklarından biri ormancılıktır. Ormancılık faaliyetlerinin biteceğinden köy halkı ekonomik olarak kayba uğrayacaktır.

Bu alanda coğrafi işarete sahip meşe balı üretilmektedir. Üstelik bölge, arıcılıkta ve özellikle Trakya arısında mutlak koruma altındadır.

Bölge, Trakya Üniversitesi ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce “Avrupa Kırmızı Orman Karıncası Tür Koruma Eylem Planı” ve “Biyoçeşitlilik envanteri Projesi” kapsamındadır.

Dava konusu edilen projenin özellikleri nedeni ile çok geniş alanda çevresel zararlar ortaya çıkacaktır. Bu kapsamında açılacak yollar, inşa edilecek tesisler, milyonlarca ton hafriyat, patlatmalar,  kesilecek ve tahrip edilecek ormanlar,  yer altı ve yerüstü sularının kirlenmesi nedeni ile göreceği zararlar yani bir bütün olarak  havanın, suyun, toprağın kısacası doğal ortamın ve peyzaj bütünlüğünün neticede çevrenin çok ciddi tahrip edileceği gerçeği karşısında; yaşam hakkı olarak kabul ettiğimiz çevre hakkı kapsamında bu proje hakkında verilen ÇED gerekli değildir kararı derhal iptal edilmelidir.

About The Author

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir